Çocuklar gelişim dönemlerine göre duygularını ve düşüncelerini ifade ederken farklılık gösterebilirler. Küçük yaşlar duygularını daha net ve sert yaşarken çocuklar ilkokula yaklaşırken duygularını ifade etmek ve yansıtmakta daha başarılı ve esnek olabilirler. Duygularını ve düşüncelerini özgürce ifade edebilen ve ebeveynlerinin çocukların duygularına alan açabildiği durumlarda çocukların ileriki yetişkinlik hayatında daha güçlü psikolojik sağlamlıkla hayatına devam ettiği yapılan bazı araştırmalar tarafından belirtilmiştir.
Çocukların beyin gelişimleri devam ettiği için duygusal dünyaları oldukça zengindir. Çocuklar yetişkinliğe doğru gidilen süreçte farklı duygular deneyimler ve anlamlandırmaya çalışırlar. Etrafında gelişen olaylar ve olayı nasıl anlamlandırdığına göre bir duygu ortaya çıkar. Çoğu zaman çocuklar duygularını isimlendirmekte zorlanabilirler. Burada ebeveynlere düşen en önemli sorumluluk çocuğunun hangi duyguyu yaşadığını gözlemleyerek çocuğa yeniden yansıtmasıdır. Örneğin; ‘‘Parka çıkacağımızı söylemiştim ama hava kötü ve çıkamadık. Sanırım bu seni öfkelendirdi.’’ gibi. Yaşadığı duyguyu anlarsa bir çocuk baş etmeye sonrasında çok daha rahat çabalayabilir. Dolayısıyla çocuğun duygularını yansıtmak çocuğun duygu regülasyonu için oldukça önemli bir rol oynamaktadır.
Duygu regülasyonu dediğimiz şey nedir biraz da ondan bahsedelim. Kısaca tanımlama gerekirse duyguların kontrol altına alınması ve kontrollü bir şekilde duyguyu yaşamaktır diyebiliriz. Duygu regülasyonu çocukluktan yetişkinliğe her daim bahsedebildiğimiz bir kavramdır. Çocuklar kadar ebeveynler olarak sizlerin de çocuğunuza karşı duygularınızı nasıl regüle edebildiğiniz oldukça önemli bir konudur. Çocuklar da ebeveynleri belli yaş dönemlerinde zorlayabilirler. Çocuklara karşı her zaman sakin kalmak kolay olmayabilir. Dolayısıyla ebeveynler olarak sizlerin de duygularını regüle edebiliyor ve sakin ya da olayı çözümleyecek bir noktadan yaklaşamadığınızda uzaklaşarak regüle olup tekrar çocukla iletişimi deniyor olmak sağlıklı ebeveyn ve çocuk iletişimini destekleyecektir. Öte yandan yalnızca çocukla olan iletişimde değil elbette diğer insanlarla olan iletişimimizi de daha sağlıklı hale getirecektir.
Aile yaşamı duygusal tecrübelerin yaşandığı ilk yerdir. Çocuklar duygularını ilk ailede yansıtır ve yaşarlar. Çocuklar duygularını ve düşüncelerini bazen yalnız başına ifade etmekte zorlanabilirler ve ebeveynlerin desteğine ihtiyaç duyuyorlar demiştik. Duyguların yansıtılmasından bahsederken yalnızca sözel olarak değil aynı zamanda jest ve mimiklerle de yansıtmaya özen gösterilmelidir.Çocuklar duygularını ebeveynlerinden taklit yoluyla da öğrenirler. Bu nedenle çocuklara bağırmak ya da fiziksel müdahalede bulunmak doğru olmamaktadır. Çünkü sinirlendiğinde fiziksel müdahalede bulunulduğunu görür ve normalleştirirse çocukta sinirlendiğinde size ya da arkadaşlarına aynı şeyi gösterecektir. Çocuğunuza duygusu karşısında sağlıklı tepki vermeyi öğretiyor olmak gerekir. Bunun için duygu çemberini kullanabilirsiniz.
Duygu çemberinin çıktısını alıp ortasına bir raptiye takarak dönmesini sağlayabilirsiniz. Sonrasında çevrildiğinde çıkan duyguyla ilgili ne düşündüğünü ya da o duyguya dair hissettiği bir olayı anlatmasını isteyebilirsiniz. Bu duygu çemberi hem çocuğunuzla duygularla alakalı konuşmanızı destekler hem de çocuğunuzun duygularını ifade etmesini destekleyebilirsiniz.